Gazeteci Yazar
|
||
Saygı Öztürk > Soner Yalçın Saygı Öztürk'e anlattı: Silivri zulüm merkezi 29/12/2012 Soner Yalçın Saygı Öztürk'e anlattı: Silivri zulüm merkeziGazeteci-Yazar Soner Yalçın, gazeteciliğini de, yazarlığını da Silivri Cezaevi’nde yine sürdürdü. Yazdıklarından dolayı cezaevine konulduğunu bilmesine rağmen, hiçbir yılğınlık göstermedi. Kendisi ve aynı davanın diğer sanıklarının durumunu yalnız Türkiye’ye değil, dünyaya anlattı. Davasının son anda Ergenekon Davası ile birleştirilmemesi de onun beklide biraz daha erken tahliyesinin yolunu açtı.Soner Yalçın’ın tahliyesinden sonra arayanlar, kutlayanlar, sevincine ortak olanlar çok. Sabaha kadar uyumadı. Sabah erken kalkıp Boğazı görmek, martıların sesini duymak için arkadaşıyla kahvaltı yapmaya gitti. Bu ne sevgi… Soner’i tanıyan, tanımayan hepsi kucaklıyor, geçmiş olsun dileklerini iletiyorlardı. Yanına gelenler, onun büyük bir haksızlığa uğradığını, yıllardır cezaevinde haksız bir biçimde tutulduğunu söylüyorlardı. Kamuoyunu bir süreliğine kandırabilirler Günümüzde gazeteciliğin “çok tehlikeli meslek” olduğuna Soner Yalçın da inanıyor. Dün telefonda şunları söylüyordu: “Cezaevinde geçirdiğim 682 gün ama ben 700 gün diyorum şöyle düşünüyorum: Türkiye de gerçekler tehlikeli. Gerçeği yazan, söyleyene gazeteciye mutlaka eziyet ediliyor. Kimisi işsiz bırakılıyor, kimisi hapse atılıyor, kimisi köy kuyulara atılıyor. Bizim mesleğimiz gerçeği yazmak, gerçeğin yanında durmaktır. Bize tertipler yaparak, cezaevine attırarak belki ‘bu artık kalemini kırar, kalemini büker’ diye düşünüyorlar. Böyle düşünenler yanılıyor. Cezaevinde 700 gün tutulmam gazeteciliğimden bir şey almadı. Hatta dünden daha güçlü, daha çelik gibi duruyorum. O tertipler Balyoz’da da, Ergenekon da var Bundan böyle de gerçekleri yazmaya korkmadan devam edeceğim. Gerçek sonsuzdur ve gerçeği kimse yok edemez. Bazı kendilerine ‘gazeteci’ diyenler, hakikatleri farklı göstererek kamuoyunu bir süre kandırabilirler. Şimdi gerçek yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Bize yapılan tertibin benzerleri Balyoz sanıklarına, Ergenekon sanıklarına da yapıldı. Gazetecilere söylüyorum Şimdi sözüm gazetecilere. Onlara süylüyorum: Gazeteci olarak mesleğe devam edeceksek, gazeteciliğin bir maraton olduğunu aklımızdan çıkarmamamız gerekir. Ama bir an önce şöhret olayım, çok paraya kavuşayım, altınlarım, pırlantalarım, lüks otomobillerim, villalarım olsun diye gazetecilik yapılmaz. Bugün medyada olan bu tipler de süpürülüp atılacaktır. Biz gerçeğe sarılmışız. Onu bırakmaya da hiç niyetim yok. Gerçekler tehlikeli olur, zulme uğrayabilirz ama biz bunu yapacağız. Hepsi büyük zulüm altında 20 yıl önce yazdıklarım üzerine komisyon kuruluyor, davalar açılıyorsa, şimdi yaşadıklarımız için bu kadar yıl bile beklenmeyecek. Kısa zamanda görecekler gerçeklerin ne olduğunu. Burada neler olduğu ortaya çıkıyor. Hasdal’da, Silivri’de yatan Balyoz, Ergenekon sanıklarına zulüm çektiriliyor. Sezgiyle hukuk olmaz. Hukuk, somut delille olur. Savcı Zekeriyla Öz’e çağrımdır Sayın Savcı Zekeriya Öz’e bir çağrım var. Hazırladığı bütün iddianameleri alsın, istediği televizyonda karşısına geçip bunları tartışalım. Hangi televizyonda çıkmak isterse ben hazırım. Çıkıp canlı yayında bunları konuşalım. Şimdi. Bu davaların Savcısı olmadığına göre rahatlıkla konuşabilir. Hatta, delillerini en güçlü gördüğü davayı da konuşalım, tartışalım. Bu çağrıyı ilk kez sizin aracılığınızla yapıyorum, bundan sonra da her fırsatta aynı çağrıyı hep tekrarlayacağım. Kalanlar için yanıyor Ben, ziyaretime gelen milletvekillerine de, gazetecilere de söyledim. Odatv davası bir basın davası. Şimdi cezaevinde yatan insanların durumunu düşünüyorum ve hepsi için içim yanıyor. Prof.Dr. Fatih Hilmioğlu kanser hastası. Göz göre göre gidiyor. Ne yapmış bu adam? Genelkurmay’da toplantıya katılmakla suçlanıyor. Genelkurmay böyle bir toplantı yok diyor, Fatih Hilmioğlu böyle bir toplantıyla katılmadığını söylüyor. Katılsa bile bu haliyle cezaevinde tutulması mı gerekir. Prof.Dr. Mehmet Haberal, Yalçın Küçük ve diğerleri niçin cezaevinde tutuluyor. Bu insanlar tutuksuz yargılansa yurtdışına kaçacaklarına acaba inanan olur mu? Evet, ben cezaevinden çıktım ama inanın aklım hep geride kalanlarda… Onlar için yazacağım, onların durumunu ve nasıl bir haksızlıkla karşı karşıya bulunduklarını ortaya koymaya devam edeceğim.” ----- Soner Yalçın: Küs olduğum herkesle barıştım Gazeteci Soner Yalçın’ı, CHP Cezaevi İnceleme Komisyonu Üyeleri Veli Ağbaba, Nurettin Demir ve Özgür Özel’in de bulunduğu 16 milleütvekili ziyaret etti ve ilk kez SÖZCÜ’de yayınlanan ve aynı zamanda Yalçın’ın cezaevindeki son fotoğrafı çekildi. CHP’li Özel, ziyarette Soner Yalçın’ın sözlerini şöyle anlattı: “Odatv davasının diğer davalarla ortak noktası iddinameye kaynaklık eden çalışmanın cemaat ve onlarla ilişkili polisler tarafından yazılmıştır. Oda tv davasında gerçeği aramıyorlar. Gerçeği arasalar bulurlar ama öyle bir niyetleri yok. Bu dönem, darbe dönemlerine çok benziyor. Cezaevlerinde resim yapmak darbe döneminde Uruguay’da yasaktı. Bugün de Türkiye cezaevlerinde yasak. Deniz Gezmiş’in karakalemle fotoğrafını yapmak bile yasak. Cezaevinde yatmanın olumlu etkileri de oldu. Dışarıdayken küs olduğum herkesle barıştım. Örneğin Doğu Perinçek ile de barıştım.” ------ Müyesser Yıldız: Onu en iyi ben anlarım Odatv davasında 375 gün tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılan gazeteci-yazar Müyesser Yıldız, Soner Yalçın’ı cezaevinden çıkışında karşılayanlar arasındaydı. Soner’in çıkıştaki isyanını çok iyi anladığını belirten Yıldız, SÖZCÜ’ye şunları söyledi: “Hepimizde haksızlığa uğramanın verdiği bir öfke, kızgınlık var. Ben, cezaevinde ağlamıştım. Soner, dışarıya çıktığında gözleri doldu. Tahliye olmana mutlu olamıyorsun. Çünkü içerde aynı şekilde azap çeken, haksızlığa uğramış insanlar olduğunu biliyorsun. O yüzden, Soner’i en iyi ben anlarım.” ------ Twitter'da paylaş Saygı Öztürk > Soner Yalçın Saygı Öztürk'e anlattı: Silivri zulüm merkezi Diğer Yazıları: 27/12/2019 İslami bankada olmayanlar bizde başladı 25/12/2019 Kulelerde, FETÖ araştırmasını MHP istemiş 24/12/2019 Her olayın altından aynı kadın çıkıyor! 22/12/2019 Kanal İstanbul gerçekleri 20/12/2019 Özkök: FETÖ’ye hep dikkat çektim 18/12/2019 17 yıldır ödenmeyen namus borcu 17/12/2019 Eski vekiller de “çakarlı” olacak 15/12/2019 Skandal ihaleye, suç duyurusu 13/12/2019 İşte, Gökçek’in mal varlığı 11/12/2019 Vetonun ardından geleceklere bakalım 10/12/2019 Bunlar yapılmadan mücadele olmaz 8/12/2019 İhalede 88 milyon lira farkın bir anlamı yok… 6/12/2019 O veto edildi, ya diğer yasa? 4/12/2019 Onca konutun parası kimin cebinde? 3/12/2019 Bakan, Öksüz için ne söylemek istedi? 27/11/2019 O sanık, son güne kadar müdürdü 26/11/2019 Kadın öğretmenlere mezarlık görevi! 24/11/2019 Yavaş ne yapsın! 100 bin iş başvurusu 12 bin görüşme talebi 22/11/2019 Karar: Gökçek’in mal varlığı araştırılacak 20/11/2019 HDP, önemli bir karar aşamasında 19/11/2019 Hukukçuların sınavına besmeleli hazırlık kitabı 17/11/2019 Acı tablonun sorumlusu… 15/11/2019 Pes doğrusu! Bakanlık, öğretmenleri icralık etti
|
..:: KİTAPLARI
::..
> twitter.com/saygi_ozturk > tr.linkedin.com/in/saygiozturk facebook.com/saygiozturk Saygı Öztürk Kimdir |
|
© 2018 www.saygiozturk.com I www.saygiozturk.net Saygı Öztürk kitapları ve yazıları |