Gazeteci Yazar
|
||
Saygı Öztürk > Polisler, kan kaybından öldü 23/3/2012 Polisler, kan kaybından öldüGüneydoğu’dan gelen bir iki konuğum, “İnanın Güneydoğu halkı baharın da, yazın da gelmesini istemiyor. Çünkü, hem devlet hem de terör örgütü yeni döneme çok sert hazırlanıyorlar. Çok kan dökülecek endişesini taşıyoruz” demişti. O konuşmanın üzerinden 10 gün bile geçmedi. Nevruzla birlikte korkulan gün de gelmişti…Terör örgütü “Nevruz Bayramı”yla birlikte eylemleri başlatır. Hedefi öncelikle kurtarılmış ilçeler yaratmak. Gerilimli bir döneme girildiği Nevruz sabahında belli olmuştu. Halkın arasına karışan teröristler polise ateş ediyor, polis memuru Ahmet Toprakoğlu şehit düşüyordu. Nevruz sabahında Cudi’de operasyondaydı. 6 polisimiz şehit ediliyor, 8’i özel harekatçı polis, 2’si uzman çavuş 10 güvenlik görevlisi de yaralanıyordu. 25 polisin ölümden döndüğü an Aynı saatlerde Diyarbakır’da terör örgütü yandaşları etkili bir eylem yapmanın planını yapıyordu. Kentin değişik yerlerini tutan çevik kuvvet ekipleri, kendilerine dönük bir eylem olabileceğini de göz ardı etmiyorlardı. Bir siyasi partinin çevresinde 25 çevik kuvvet polisi bekliyordu. Kuvvetin başındaki emniyet yetkilisi, “Arkadaşlar, her zaman durduğumuz yerde değil, bu kez biraz uzağında duralım” dedi. Ekip, malzemelerini alıp bulundukları yerden uzaklaştı. Birden büyük bir patlama oldu. Gece konuştuğum Emniyet yetkilisi, “Eğer, arkadaşımız o an çevik kuvvetin yerini değiştirmemiş olsa, şu anda Cudi’de şehit düşen 6 özel harekatçının şehit düşmesi geri planda kalacak, belki 15-20 arkadaşımız bu patlamada hayatını kaybettiğini Türkiye konuşur olacaktı. Allah yardım etti ve bombalı eylemden arkadaşlarımız kurtuldu” diyordu. Asker – polis ayrımı yapmayın Güneydoğu’da terörle mücadele daha çok askerin kontrolünde yürüyor. Diyarbakır’ın Silvan ilçesi kırsalında 13 askerimizin şehit edilmesinden sonra, “Asker, terörle mücadeleyi bilmiyor. Polis özel harekat timleri görevlendirilsin” denildi. Eğitimini tamamlayan 520 polis, törenden sonra yeni görev yerlerine gönderildi. Kamuoyu öyle bir haber bombardımanına tutuldu ki , asker neredeyse örgüt karşısında yenilmiş, özel harekat polisleri görevlendirilirse terörle mücadelede başarı elde edilebileceğine, özel harekat polislerinin şehit edilemeyeceğine inandırıldı. Bunun yanlış olduğunu o günde, bugün de söylüyoruz. Asker ve polisin geçmiş dönemde Güneydoğu’da çok uyumlu çalıştığı söylenemez. Polis dağ-bayır terörist aramak yerine, teröristlerin bulunduğu yerlerin asker tarafından belirlenmesini, nokta operasyonun kendileri tarafından yapılmasını istiyordu. Kimin kimin emrinde olduğu konusunda da anlaşmazlıklar yaşandı. Şimdi, yeni döneme girilirken o sorunların ortadan kalkmadığını da hatırlatalım. Polisler, kan kaybından şehit düştü Güvenlik görevlileri en büyük kayıpları “ilk atışta” veriyor. Ne kadar eğitimli, donanımlı olursanız olun, hakim tepede bir kayanın dibine sinmiş, elinde suikast silahıyla bekleyen teröristlerin ilk atışları, güvenlik görevlilerinin ilk kayıpları verdiği dakikalardır. Cudi Dağında son operasyonda benzer olaylar yaşandı. Polis özel harekat timleri, helikopterle teröristlerin bulunduğu bilgisi alınan bölgeye yakın bir yere indirildi. Teröristlerin bulunduğu tahmin edilen mağaraya doğru yaklaştılar. Mağara önünde gizlenmiş teröristler 2 bin metrede bile etkili olan ve nokta atışı yapılabilen Kannas suikast silahlarıyla atışlarını yaptı. İlk atışta şehit düşenler de, yaralananlar da oldu. Ancak, yaralıları operasyon alanından çıkartmak mümkün olamadı. Çünkü, polis başını kaldırdığı zaman hedef oluyordu. Yaralananlara müdahale edilemediği için bazıları kan kaybından hayatını kaybetti. Yaralı arkadaşını çıkartmaya çalışan polis ise kafasından vuruldu ve olay yerinde şehit düştü. İşte bu durum hayli gerilim yarattı. Hatalar aranmaya başlandı Kayıpların verildiği her operasyondan sonra nerede hata ve eksikliklerin olduğu değerlendirilir ve benzer olayların yaşanmaması için önlemler alınır. Ancak olayın içinde polis-asker olunca bunun çok sağlıklı yapılamayacağı da belirtiliyor. Karşılıklı suçlamalar var. Helikopterin ve yardımın zamanında gelmediği iddiaları yaygın. Tabii ki her şeyi kendi koşulları içinde değerlendirmek gerekir. Helikopterlerin o yoğun atışta yaklaşması kolay mı? Bakan İdris Naim Şahin, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Kılıçlar, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Bekir Kalyoncu’ya düşen, kuruluşlar arasında ayrım değil, işbirliğinin nasıl artırılacağının yollarını bulmak olmalı. Buna da gerçekten büyük ihtiyaç var… --------- Twitter'da paylaş Saygı Öztürk > Polisler, kan kaybından öldü Diğer Yazıları: 27/12/2019 İslami bankada olmayanlar bizde başladı 25/12/2019 Kulelerde, FETÖ araştırmasını MHP istemiş 24/12/2019 Her olayın altından aynı kadın çıkıyor! 22/12/2019 Kanal İstanbul gerçekleri 20/12/2019 Özkök: FETÖ’ye hep dikkat çektim 18/12/2019 17 yıldır ödenmeyen namus borcu 17/12/2019 Eski vekiller de “çakarlı” olacak 15/12/2019 Skandal ihaleye, suç duyurusu 13/12/2019 İşte, Gökçek’in mal varlığı 11/12/2019 Vetonun ardından geleceklere bakalım 10/12/2019 Bunlar yapılmadan mücadele olmaz 8/12/2019 İhalede 88 milyon lira farkın bir anlamı yok… 6/12/2019 O veto edildi, ya diğer yasa? 4/12/2019 Onca konutun parası kimin cebinde? 3/12/2019 Bakan, Öksüz için ne söylemek istedi? 27/11/2019 O sanık, son güne kadar müdürdü 26/11/2019 Kadın öğretmenlere mezarlık görevi! 24/11/2019 Yavaş ne yapsın! 100 bin iş başvurusu 12 bin görüşme talebi 22/11/2019 Karar: Gökçek’in mal varlığı araştırılacak 20/11/2019 HDP, önemli bir karar aşamasında 19/11/2019 Hukukçuların sınavına besmeleli hazırlık kitabı 17/11/2019 Acı tablonun sorumlusu… 15/11/2019 Pes doğrusu! Bakanlık, öğretmenleri icralık etti
|
..:: KİTAPLARI
::..
> twitter.com/saygi_ozturk > tr.linkedin.com/in/saygiozturk facebook.com/saygiozturk Saygı Öztürk Kimdir |
|
© 2018 www.saygiozturk.com I www.saygiozturk.net Saygı Öztürk kitapları ve yazıları |