Gazeteci Yazar
|
||
Saygı Öztürk > Önce mahkumlar direndi --- 2. yazı 19/8/2013 Önce mahkumlar direndi --- 2. yazıVe beklenen güne giriliyordu. 14 Ağustos’u 15 Ağustos’a bağlayan gece, derin bir sessizlik vardı. Bir grup Eruh’a doğru alacakaranlıkta tek kol halinde yürüyordu. Her şey planladıkları gibi gidiyordu. Toplanma yerine gelmeden önce telefon kabloları kesilmişti, ilçelerin haberleşme ağı artık yoktu. Birden kıyamet koptu. Bombalar patlıyor, kalaşnikoflar gecenin sessizliğini bozuyordu. Ortalık ana-baba günüydü. Koca ilçe bir grup teröriste teslim olmaya başlamıştı. Teröristlerin karakolun içine girer girmez sordukları ilk soru “Komutanınız kim?” oldu. Mehmet Astsubay, rütbelerini, olayın ilk şaşkınlığı geçtiğinde çoktan sökmüştü. Nöbetçi er Süleyman Aydın şehit olmuştu. 9’u asker 12 kişi yaralanmıştı. Dört terörist bankaya yöneldi. Hedef kasayı açmaktı. Patlayıcıyla kasayı açmak istediler. Ancak dev kasayı açamadılar. Bekçinin çenesine namluyu dayayıp sordular: “Nerede banka müdürü, nerede kasa anahtarı?”Müdür tam 4 saat kümeste saklandı Bankanın üst katında lojmanlar vardı. Koşarak müdürün evine girmek istediler, içerde kimse yoktu. Muhasebe Müdürü Musa Çaynak’ın evine girdiler. Çaynak’a “Ver kasanın anahtarını” diye bağırdılar. Çaynak, “Anahtar Müdür Bey’de” dedi… Daha sonra hoparlörden bir anons yükseldi: “Dikkat dikkat. Ziraat Bankası Müdürü Şaban Sezai Yılmaz, acele bankaya gel. Gelmemen halinde elimizde olan eşin ve çocuğun yarım saat içinde öldürülecek.” Yılmaz, anonsu duyuyordu. Yılmaz o karışıklıkta bir tavuk kümesine girmiş ve yüzüstü yatmıştı… Müdür tam 4 saat kümeste saklandı O bankacı şimdi bir turistik ilimizde yaşıyor. “O gün bir daha gelmesin” diyor ve şöyle anlatıyor: “Her şeyi göze aldım ve çıkmamaya karar verdim. Kümese girdiğimi görenler vardı. İsteseler beni ele verebilirlerdi. Bir ara kümesin üzerinde ayak sesleri duydum. ‘Buralarda yok’ diye bir ses duydum. Dört saat kümeste bekledim…Tavuk kümesinde bit çoktu. Her tarafım kaşınmaya başlamıştı ama kaşıyamıyordum. Eşim ve çocuklarımın öldürülmüş olabileceğini düşünüyor, çıldırıyordum.” Bankacının eşi ve oğlu jandarmanın bahçesindeydiler. Kaymakamın evini kimse söylemiyordu Seken kurşunlardan dizkapağından yaralanan oğlu Mehmet Recai Yılmaz acı içinde kıvranıyordu. Cezaevi kapısı gürültüyle açıldı. Mahkumlar karşılarında eli silahlı sivilleri gördü, içeri girenlerin ilk sözleri “Kürdistan’ı kurduk. Af çıkardık. Özgürsünüz. Çıkabilirsiniz” oldu. Birisi cesaret edip, “Vallah biz kaçmayacağımıza dair komutana söz vermişiz. Ancak öldürerek çıkarabilirsiniz” dedi. Teröristlerden biri, “Komutan artık benim” dedi göğsünü yumruklayarak. Cezaevinden çıkmamak için büyük bir direniş vardı. Teröristler kapıyı açık bırakıp giderken, mahkumlar kapıyı kapattı. Arkasına ne buldularsa doldurup barikat oluşturdular. Meydanda birileri nutuk atıyor, birileri yere yatırdıkları vatandaşların kafalarına Kalaşnikof’u dayamış “Kaymakamın evi nerede, savcının evi nerede, komutan nerede?” diye soruyordu. İnsanlar ne Kaymakam Mustafa Erdoğan’ın evini, ne savcının lojmanını gösteriyordu. Yanıt, “Vallah bilmiyorum…” oluyordu. ‘Gidiyoruz ama Allah sonumuzu hayır ede’ Eruh’un basıldığı saatlerde Hakkari’nin Şemdinli İlçesi de basılıyordu. Grup içinde bulunan Seferi Yılmaz, Şemdinli’yi iyi biliyor, onlara kılavuzluk yapıyordu. Baran, Mehmet Ağaaslan ve Celal, Jandarma Karakolu karşısındaki cami ile yol arasına yerleşti. Bir grup, inşaat halinde olan Askerlik Şubesi’ne yöneldi. Seferi Yılmaz, silahlı grubu şubenin üst katına çıkardı. Roketatarı kullanan Hüseyin Tilki, gazinoyu hedef alıp bir el ateş etti. Roketatar ağaca çarptı. Bu arada Kalaşnikoflu grup subay gazinosuna sürekli olarak ateş ediyordu. Bu atışlar beş dakika kadar sürdü. Grup inşaattan inip çekilmeye başladı. Teröristlerin askeri binalara yönelik saldırısı sonucu Askerlik Şube Başkanı Tuncay Şenerol, Astsubay Çavuş Memiş Arıbaş, Jandarma Çavuş Sedat Kurum ağır şekilde yaralandı. Astsubay Memiş Arıbaş almış olduğu mermi yarası sonucu daha sonra şehit oldu. “Kara haber telgraftan tez gider” derler ama Eruh’un basılmasını bildirmek öyle kolay olmadı. “İlçemiz basıldı” haberini valiliğe bildirebilmek Kaymakam Mustafa Erdoğan’a düşüyordu. Şimdi gecenin karanlığında yola çıkmak hiç de akıl işi değildi… Dahası gitmeye yürek isterdi… İşte o yürek genç Kaymakam Mustafa Erdoğan’da, Orman Bölge Şefi Ali Aksu’da, dahası bugün kimsenin adını bile hatırlamadığı Siirt’ten Eruh’a yolcu getiren ve karanlık çökünce geri dönmeyen bir taksi şoföründe vardı. Yanlarına bir jandarma eri aldılar. Taksi şoförü, “Vallah beyim bunlar yola pusu bile kurmuşlardır. Gidiyoruz ama Allah sonumuzu hayır ede” dedi. Kaymakam “Ne pahasına olursa olsun gitmeliyiz. Sabahı bekleyecek zaman değil” karşılığını verdi. Kara haberi önce jandarma eri verdi Vali konağının önüne geldiklerinde saat 02.00 civarıydı. Konağın bekçisi valiyi rahatsız etmekten korkuyor, “Sayın Kaymakamım sabah gelseniz olmaz mı?” diyordu. Kaymakam bekçiyi tersledi ve Vali Recep Birsin Özen uyandırıldı. İlçesi basılan kaymakam çok sıkıntılıydı. Gerilimli bir yolculuktan sonra vali konağına ulaştığında bitkin vaziyetteydi. Bayıldı bayılacaktı. Daha kaymakam ağzını açmadan jandarma er konuştu: “Vali Abi bizim ilçeyi bastılar. Bölük yazıcımız Süleyman Aydın şehit oldu, çok sayıda arkadaşımız yaralı.” Kaymakam Mustafa Erdoğan daha fazla direnemedi. Bulunduğu koltuğa yığıldı. Bayılmıştı. Kaymakamı ayıltmak için kolonya dökülüyor. Kendine gelip sakinleşince, olup bitenleri anlattı. Eruh’un basıldığını Siirt Valisi Recep Birsin Özen, Şemdinli’nin basıldığını da Vali Arif Akbulut Ankara’ya bildiriyordu. Terör örgütünün kanlı eylemleri için işte “O gece” düğmeye basılmıştı… Twitter'da paylaş Saygı Öztürk > Önce mahkumlar direndi --- 2. yazı Diğer Yazıları: 27/12/2019 İslami bankada olmayanlar bizde başladı 25/12/2019 Kulelerde, FETÖ araştırmasını MHP istemiş 24/12/2019 Her olayın altından aynı kadın çıkıyor! 22/12/2019 Kanal İstanbul gerçekleri 20/12/2019 Özkök: FETÖ’ye hep dikkat çektim 18/12/2019 17 yıldır ödenmeyen namus borcu 17/12/2019 Eski vekiller de “çakarlı” olacak 15/12/2019 Skandal ihaleye, suç duyurusu 13/12/2019 İşte, Gökçek’in mal varlığı 11/12/2019 Vetonun ardından geleceklere bakalım 10/12/2019 Bunlar yapılmadan mücadele olmaz 8/12/2019 İhalede 88 milyon lira farkın bir anlamı yok… 6/12/2019 O veto edildi, ya diğer yasa? 4/12/2019 Onca konutun parası kimin cebinde? 3/12/2019 Bakan, Öksüz için ne söylemek istedi? 27/11/2019 O sanık, son güne kadar müdürdü 26/11/2019 Kadın öğretmenlere mezarlık görevi! 24/11/2019 Yavaş ne yapsın! 100 bin iş başvurusu 12 bin görüşme talebi 22/11/2019 Karar: Gökçek’in mal varlığı araştırılacak 20/11/2019 HDP, önemli bir karar aşamasında 19/11/2019 Hukukçuların sınavına besmeleli hazırlık kitabı 17/11/2019 Acı tablonun sorumlusu… 15/11/2019 Pes doğrusu! Bakanlık, öğretmenleri icralık etti
|
..:: KİTAPLARI
::..
> twitter.com/saygi_ozturk > tr.linkedin.com/in/saygiozturk facebook.com/saygiozturk Saygı Öztürk Kimdir |
|
© 2018 www.saygiozturk.com I www.saygiozturk.net Saygı Öztürk kitapları ve yazıları |