Gazeteci Yazar
|
||
Saygı Öztürk > OHAL, çok can yakıyor 19/10/2016 OHAL, çok can yakıyorAnayasa Mahkemesi'nin en önemli işlevlevlerinden birisi hukukun temel normlarıyla özümsenmiş içtihatlar oluşturmak. İçtihatların yerleşik hale gelmesi ve istikrarlı bir şekilde sürdürülmesi de hukuki güvenirlik ilkesinin gereğidir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi (AYM) “içtihat istikrarı ilkesi”nin hukuki güvenlik ve geleceği planlama hakkı açısından vazgeçilmez bir insan hakkıdır. CHP'nin, Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında yapılan bir kısım düzenlemeler hakkında yaptığı başvuru, AYM tarafından inceleme ve yargılama dışı bırakıldı. CHP'nin hukukçu milletvekillerinden Haluk Pekşen, bu durumu “hukuk cinayeti” olarak niteledi. Nedenini Haluk Pekşen'e sordum. Şunları anlattı:DAVA AÇILAMIYOR “Olağanüstü hallerde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler'in şekil ve esas bakımından anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'nde dava açılamayacağını öngören hüküm, hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı ve kişi hak ve özgürlüklerini tehlikeye düşürdüğü için anayasanın en çok eleştirilen hükmüdür. Anayasa Mahkemesi, 1991 yılında, Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) ilgili verdiği kararlarda, ‘bir işlemin yargı denetimine konu olup olmadığı kuralı, onu yapan organın verdiği adla bağlı kalmaz. İşlemin hukuki niteliğini göz önünde tutarak kendisinin belirleyeceği' içtihadı var. Düzenlemenin yargı denetimi yasağı kapsamında olup olmadığı, ancak başvuru hakkında usul ve esas unsurlarından yapılacak inceleme ile mümkün olabilir. Bu durumda da ‘yargılama başlamış' demektir.” Anayasa Mahkemesi, “Olağanüstü Hal kararnameleriyle getirilen düzenlemelerin OHAL'in amacını ve sınırlarını aşmaması gerektiğini” belirtmişti. OHAL'in gerekli kıldığı konularda uygulamaya yönelik olarak kararname çıkarılabilir. Anayasa Mahkemesi, OHAL'in gerekli kıldığı KHK'lere karşı dava açılamamasını ise şu şekilde değerlendirmiş: “KHK ile yürürlüğe konulan kural, olağanüstü halin gerekli kıldığı konuya ilişkin olsa bile başka bir zamanda veya başka bir yerde olağanüstü hal ilan edilmesi durumunda yürürlüğe girebiliyorsa, Olağanüstü Hal, KHK kuralı sayılamaz.” YETKİYİ SINIRLIYOR AMA… Anayasa Mahkemesi, Kanun Hükmünde Kararnameler'in dava konusu hükümlerinin “olağanüstü halin gerekli kıldığı konuda” çıkarılmış̧ olup olmadıklarını belirlerken, özellikle bu hükümlerle seçilen araçlar ile güdülen amaçlar arasındaki bağı kuvvetli bir anayasaya uygunluk varsayımından hareketle değerlendirdiği ve araçlar ile amaçlar arasında asgari düzeyde akla uygun bir ilişkinin varlığını yeterli görüyor. Mahkeme bu kararında, Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisinin de sınırlandırıldığına işaret ediyor. Anayasanın temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulmasını düzenleyen 15. maddesi de Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu'nun anayasanın 121. ve 122. maddelerine dayanarak kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisini sınırlıyor. Anayasa, OHAL gerekçesiyle alınacak önlemlerde “ölçülülük” ilkesini vurguladığı gibi, ayrıca bu önlemlerin “uluslararası hukuktan doğan yükümlülükleri” ihlal etmemesini de şart koşuyor. Bugün ülkemizde neyin olağanüstü hal gerekçesi ve amacıyla düzenlendiği anlaşılmıyor. Nedenini CHP'li Haluk Peşken şöyle açıklıyor: “Olağan dönemde anayasal düzenlemelerin göz ardı edildiği gerçeği ortadayken OHAL döneminde yargısal denetimin tümüyle askıya alınması esasen hukuk devletinin fiilen işlevsiz kılınması sonucunu doğuruyor. AYM'nin kararı bir diğer açıdan da Anayasa Mahkemesi yargıçlarının bağımsız ve tarafsızlığı ilkesinin tartışmaya açılması sonucunu doğuruyor. Gerçekten yüksek mahkeme yerleşik içtihadından dönerek uluslararası hukukun yerleşik ilkeleriyle büyük bir çelişkiye düştü.” BUNLAR OHAL'LE YAPILDI 15 Temmuz 2016'dan, 16 Ekim 2016 tarihine kadar OHAL'e dayanarak çıkarılan 8 Kanun Hükmünde Kararname'nin (KHK) bilançosu şöyle: 934 özel okul, 15 üniversite, 1.225 dernek, 18 televizyon kanalı, 15 dergi, 104 vakıf, 3 haber ajansı, 45 gazete, 35 hastane, 23 radyo kapatıldı. 93 bin kamu görevlisi açığa alındı. 59 bin 897 kamu görevlisi ihraç edildi. 100'e yakın gazeteci tutuklandı, 85 gazetecinin sürekli sarı basın kartı, 660 gazetecinin sarı basın kartı iptal edildi. 40 bin kişi gözaltına alındı. 34 bin kişi tutuklandı. Ankara'da 29 Kasım'a kadar her türlü toplantı ve gösteri yasak. Bazı cezaevinden tutukluların mektup yazması da göndermesi de yasak. Ülkemiz, giderek “yasaklar ülkesi”ne dönüyor… Twitter'da paylaş Saygı Öztürk > OHAL, çok can yakıyor Diğer Yazıları: 27/12/2019 İslami bankada olmayanlar bizde başladı 25/12/2019 Kulelerde, FETÖ araştırmasını MHP istemiş 24/12/2019 Her olayın altından aynı kadın çıkıyor! 22/12/2019 Kanal İstanbul gerçekleri 20/12/2019 Özkök: FETÖ’ye hep dikkat çektim 18/12/2019 17 yıldır ödenmeyen namus borcu 17/12/2019 Eski vekiller de “çakarlı” olacak 15/12/2019 Skandal ihaleye, suç duyurusu 13/12/2019 İşte, Gökçek’in mal varlığı 11/12/2019 Vetonun ardından geleceklere bakalım 10/12/2019 Bunlar yapılmadan mücadele olmaz 8/12/2019 İhalede 88 milyon lira farkın bir anlamı yok… 6/12/2019 O veto edildi, ya diğer yasa? 4/12/2019 Onca konutun parası kimin cebinde? 3/12/2019 Bakan, Öksüz için ne söylemek istedi? 27/11/2019 O sanık, son güne kadar müdürdü 26/11/2019 Kadın öğretmenlere mezarlık görevi! 24/11/2019 Yavaş ne yapsın! 100 bin iş başvurusu 12 bin görüşme talebi 22/11/2019 Karar: Gökçek’in mal varlığı araştırılacak 20/11/2019 HDP, önemli bir karar aşamasında 19/11/2019 Hukukçuların sınavına besmeleli hazırlık kitabı 17/11/2019 Acı tablonun sorumlusu… 15/11/2019 Pes doğrusu! Bakanlık, öğretmenleri icralık etti
|
..:: KİTAPLARI
::..
> twitter.com/saygi_ozturk > tr.linkedin.com/in/saygiozturk facebook.com/saygiozturk Saygı Öztürk Kimdir |
|
© 2018 www.saygiozturk.com I www.saygiozturk.net Saygı Öztürk kitapları ve yazıları |