Saygı Öztürk

 

Gazeteci Yazar
SAYGI ÖZTÜRK


Saygı Öztürk > O başkan böyle diyor: Yapılanlar vahşet
17/6/2013

O başkan böyle diyor: Yapılanlar vahşet

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın emriyle polisin gaz, gaz bombası, tazyikli su kullanarak halkın üzerine saldırmasına tepkiler giderek artarken, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof.Dr. Metin Feyzioğlu, “Bugün konuşmayanın, üzerine düşen görevi yapmayanın yarın konuşmaya yüzü olmaz” dedi.



Siyasi iktidar tarafından Türkiye’nin büyük kentlerinin “savaş meydanlarına” dönüştürüldüğünü, bunun da affedilir bir tarafı olmadığını belirten Feyzioğlu, “Bunun gereğinin de hukuk çerçevesinde demokrasinin , insan haklarının evrensel kurallarına uygun olarak kendileri tarafından yerine getirileceğini” söyledi.

Prof.Dr. Metin Feyzioğlu, başta “Gezi Parkı” olayları olmak üzere yaşananları, hükümetin izlediği politikayı, yapılan hukuki yanlışlıkları, polisin tutumu SÖZCÜ’ye şöyle anlattı:

Hükümet, halka savaş açtı

“Herkesin gördüğünü, dünyanın gördüğünü anlamamak için direndiler, inkar ettiler, özgürlük isteyen herkesi terörist diye ilan edip üzerlerine polisi saldırttılar. Polis memurları feryat ediyor ‘Bizi halkla karşı karşıya bırakmayın’ diyorlar. Onlara kanunsuz emirler veriliyor. Siyasi iktidar en üst seviyede halka karşı adeta savaş açıyor. Miting alanlarında halkın bir kesimi diğer kesimine karşı kışkırtılıyor. Polisin de özlük hakları güvencede değil, terfi ve tayinleri İçişleri Bakanı ve Başbakanın iki dudağının arasında.

Toplama kampına çevirdiler
Polis, siyasi iktidarın ‘vur’ dediğini vuruyor, ‘yakala’ dediğini yakalıyor. Kasklardaki, üniformalardaki sicillerin silinmiş olması, peşinen ‘suç işlemeyi göze aldıklarının en açık kanıtı. Otellere sığınanları, bulundukları yerlerde gazladılar. Çaresizlikten kurulmuş revirleri bastılar. Küçücük çocukları, delikanlıları, genç kızları yerlere yatırıp acımasızca dövdüler. Ülkeyi toplama kampına çevirdiler.

Yok sayılan hukuk devletidir
Avrupa Parlamentosunun, hükümet aleyhine yayınladığı kararın her satırı son derece önemli. Düne kadar Avrupa Birliğinin ipine sarılıp yargıyı ele geçirirken, silahlı kuvvetlerin belini kırarken iyi idi de, şimdi Avrupalılar kullanıldıklarını anladıklarında mı kötü oldu? Avrupa Birliği olayı sadece ‘Gezi parkı protestosu’ olarak görmediğini, Türkiye’de basın özgürlüğünün askıya alındığını, polisin yaralamak hatta öldürmek üzere hedef gözeterek gaz bombası attığını, çoğunluğun ne isterse yaptığı, o an için sayıca az olanı yok sayıldığı bir demokrasi olmadığını, siyasi iktidarın Türkiye’de sayısal üstünlüğüne dayanarak kendi dışındaki herkesi ‘yok’ saydığını söylemiştir. Siyasi iktidar ise bu kararı ‘yok’ saydığını ilan etmiştir. Aslında, iktidarın ‘yok’ saydığı, daha doğrusu ‘yok’ ettiği demokrasidir, hukuk devletidir.

Vahşetten başka ne denilir?
Günlerdir Türkiye’de yaşanan olayları ‘vahşet’ kelimesi dışında nasıl niteleyebiliriz bilmiyorum. Geleceğin aydınlık olduğuna inanıyorum, baskının ve zumlun karşısında bizim sarılacağımız ip hukuk Devletinin ve demokrasinin ipidir. Haklı zemini kaybetmeden asla şiddete başvurmadan düşündüğümüzü söylemeye, her platformda mücadeleye devam etmek zorundayız. Anlamak istemeyen herkes, bu mücadelenin sonunda anlayacaktır.

Nefret duvarları yükseliyor
Tek üzüntümüz bu süreçte canlar koparılması, kardeş kardeşi kırmasıdır. Devletin polisi, içinden çıktığı halka karşı kışkırtılıyor. Nefret duvarları her geçen gün yükseliyor. Bütün bunlar bittiğinde yaralarımızı saracak ve yere sapa sağlam basmanın verdiği güvenle yolumuza devam edeceğiz.

Ben polisi meydanlarda kışkırtanları, o polise vatandaşını ‘vurma emri’ni, zehirli gazlarla insanlara böcek gibi saldırma emrini verenleri, yargıya, Anayasaya rağmen talimat verenleri, kendileri gibi düşünmeyen özgürlük ve demokrasi isteyenleri terörist gibi görenleri sorumlu görüyorum.

Girdiği yol, çıkmaz yoldur
Siyasi iktidarın girdiği yol, çıkmaz bir yoldur. Peşi sıra bütün milleti de felakete doğru sürüklemeyi göze almışlardır. Milletin özgülüğünü yine milletin sağduyusu ve azmi sağlayacaktır.

Böyle mesaj olur mu?
Polisin, konusu suç teşkil eden emre uyması suçtur. Ancak polis memurları doğruyu yanlıştan ayırt edemeyecek bir hale getirilmekte, karşıdakinin düşman olduğu talimatı verilip ‘saldır’ emriyle taarruza geçirilmektedir.

İstanbul Çevik Kuvvet Şubesi Müdürünün attığı mesaj eğer doğruysa, her şeyi ispatlıyor. Mesajda ‘ikinci Çanakkale zaferini yazıyorsunuz. Sizinle gurur duyuyorum’ denilmekte. Polisin karşısında ülkeyi işgal etmeye kalkışan düşmanlar mı var ki Çanakkale zaferi benzetmesi yapıyorsunuz? Bir polis amiri böyle derse ve onun böyle demesine amirleri izin verilirse polis memurları da sokakta gördüğü herkesi düşman beller, yok etmek için saldırır.

Bu noktada sahada görev yapan polis memurlarına da sesleniyorum: karşınızdaki sizin de ananız, bacınız, kardeşiniz, evladınız, yiğeninizdir. Onlar sizin düşmanınız değil. Konusu suç teşkil eden emre uymanız sizin de sorumluluğunuzu gerektirir.

Olaylar durulduğunda şunu düşünmeliyiz: O polisleri aralıksız 90 -100 saat uykusuz, aç çalıştırma ve karşı çıktıklarında cezalandırılma yetkisinin olmaması gerekir. Polisin özlük haklarının güvence altına alınmasını sağlamak zorundayız.

Uluslararası örgütlere gidiyoruz
Özetle Türkiye’nin büyük kentleri , siyasi iktidar tarafından ‘savaş meydanlarına’ dönüştürülmüştür. Burnun affedilir bir tarafı yoktur. Gereği hukuk çerçevesinde ve demokrasinin ve insan haklarının evrensel kurallarına uygun olarak bizler tarafından yapılacaktır. Bugün konuşmayalım, üzerine düşeni yapmayanın, yarın konuşmaya yüzü olmaz.

Biz bu noktadan sonra Avrupa Konseyine ve ilgili uluslar arası örgütlere gidiyoruz. Avrupa Konseyi Genel Sekreteriyle sürekli irtibat hamlindeyim. Tüm çağdaş dünya Türkiye’de ne olduğunu görecek ve sorumlularını bilecek.”
-------------------


Facebook'ta paylaş    Twitter'da paylaş



Saygı Öztürk > O başkan böyle diyor: Yapılanlar vahşet

Diğer Yazıları:
31/12/2019 “Vatan toprağı işgal altındayken”
29/12/2019 Ankara’da coşku, bizde hüzün vardı
27/12/2019 İslami bankada olmayanlar bizde başladı
25/12/2019 Kulelerde, FETÖ araştırmasını MHP istemiş
24/12/2019 Her olayın altından aynı kadın çıkıyor!
22/12/2019 Kanal İstanbul gerçekleri
20/12/2019 Özkök: FETÖ’ye hep dikkat çektim
18/12/2019 17 yıldır ödenmeyen namus borcu
17/12/2019 Eski vekiller de “çakarlı” olacak
15/12/2019 Skandal ihaleye, suç duyurusu
13/12/2019 İşte, Gökçek’in mal varlığı
11/12/2019 Vetonun ardından geleceklere bakalım
10/12/2019 Bunlar yapılmadan mücadele olmaz
  8/12/2019 İhalede 88 milyon lira farkın bir anlamı yok…
  6/12/2019 O veto edildi, ya diğer yasa?
  4/12/2019 Onca konutun parası kimin cebinde?
  3/12/2019 Bakan, Öksüz için ne söylemek istedi?
27/11/2019 O sanık, son güne kadar müdürdü
26/11/2019 Kadın öğretmenlere mezarlık görevi!
24/11/2019 Yavaş ne yapsın! 100 bin iş başvurusu 12 bin görüşme talebi
22/11/2019 Karar: Gökçek’in mal varlığı araştırılacak
20/11/2019 HDP, önemli bir karar aşamasında
19/11/2019 Hukukçuların sınavına besmeleli hazırlık kitabı
17/11/2019 Acı tablonun sorumlusu…
15/11/2019 Pes doğrusu! Bakanlık, öğretmenleri icralık etti


 


..:: KİTAPLARI ::..

Vali Bey Refik Arslan Öztürk ün hayatı
Vali Bey
Hem ağladım hem Yazdım. Efsane Vali Refik Arslan Öztürk
2021


Alaattin Çakıcı
Alaattin ÇAkıcı
Siyasette Bürokraside Cezaevinde
2020


Menzilk Tarikatı
Menzil - Bir taritkatın iki yüzü
Gittim gördüm ve yazdım.
2019


Hayalet İmam Adil Öksüz
Hayalet İmam
Darbenin Görünmeyen Adamı Adil Öksüz
2019


Kripto üçgeni fetö
Kripto Üçgeni
Yakın tarihin bilinmeyenleri ve FETÖ
2017


Okyanus Ötesindeki Vaiz fetö kitabı
Okyanus Ötesindeki Vaiz
Çok gizli damgalı raporların ışığında MİT-Emniyet-Yargı üçgeninde Fethullah Gülen Gerçeği
2010


Kod Adı Mürted Tanıklar ve belgeler ışığında 15 temmuz
Kod Adı Mürted
Tanıklar ve Belgeler Işığında 15 Temmuz
2016

Balyoz'da Kumpas

Balyoz'da Kumpas
Belgeleriyle Balyoz Davası ve Sonrası
2014

Örgüt Pazarı

Örgüt Pazarı
Sağ-Sol Örgütler, Kürtçülük ve Tarikatlar
2013

Belgelerle 28 Şubat

Belgelerle 28 Şubat
Dünü ve bugünü ile 28 Şubat
2013

Son Babalar
Son Babalar
Türkiye'deki yeraltı örgütlenmesinin değişen yüzü, değişen kimlikleri...
2011

Okyanus Ötesindeki Vaiz fetö kitabı
Okyanus Ötesindeki Vaiz
Çok gizli damgalı raporların ışığında MİT-Emniyet-Yargı üçgeninde Fethullah Gülen Gerçeği
2010

MGK
MGK
28 Şubat'ta kapalı kapılar ardında neler yaşandı. Belgeleriyle bu kitapta..
2011

Taşeron Mesih
Taşeron Mesih
Mehmet Ali Ağca’yı belge ve bilgilerin ışığında daha yakından tanıyacaksınız
2010

Ölüm Kuyuları
Ölüm Kuyuları
İddiadan gerçeğe Şemdinli olayları
2009

Belgelerle Ergenekon
Belgelerle Ergenekon
Herşey Ümraniye'de bulunan bombalarla başladı..
2008

5-6-2 Tamam Reis
5-6-2 Tamam Reis
Kırcı, Ağca ve bir dönemin cinayetleri
2008

Apo Olayının Perde Arkası
Apo Olayının Perde Arkası
Abdullah Öcalan'ın yakalanışının ve sonrasının belgeler ile anlatımı
2009

33 Kurşun
33 Kurşun
33 erimizin şehit edildiği katliamın tanıkları anlatıyor
2008

İsmet Paşa'nın Kürt Raporu
İsmet Paşa'nın Kürt Raporu
İsmet Paşanın gizli raporu 75 yıl sonra ortaya çıktı
2007

Sınır Ötesi Savaş'ın Kurmay Günlüğü
Sınır Ötesi Savaş'ın Kurmay Günlüğü
1. Kuzey Irak Harekatı'nn Öyküsü
2007

Devletin Derinliklerinde
Devletin Derinliklerinde
Belgelerle Sususrluk'un perde arkası
2002

Madalyalı Mahkum
Madalyalı Mahkum
Korkut Eken Olayı
2007


twitter.com/saygi_ozturk
tr.linkedin.com/in/saygiozturk
facebook.com/saygiozturk

Saygı Öztürk Kimdir

webmaster Site Haritası

© 2018  www.saygiozturk.com I www.saygiozturk.net Saygı Öztürk kitapları ve yazıları