Kaçırılan askerler ne çabuk unutuldu

Ne çabuk unuttunuz Astsubay Abdullah Söpçeler, Uzman Çavuş Zihni Koç ve Sağlık Teknisyeni Aytekin Turhan Uz’u…

Bunlar da kim ola? Sizi gidi unutkanlar sizi! Güvenlik güçlerinizin yol kontrolü yapmasını zorlaştırır hatta neredeyse imkansız hale getirirseniz, birileri kendilerini yetkili görür ve yol kontrolünü onlar yapar. Araçları silahlı kişiler durdurur, yolcuları indirtir, “çıkarın kimlikleri” der. Sizin, doğum yeriniz, nüfusa kayıtlı olduğunuz yerden kamu görevlisi olduğunuzu anlar. “Siz şu tarafa” diye ayırırlar.

Namlunun ucu bir süre sırtınıza dayanır. Sonra “Yürü sallanıp, söylenip durma. Yoksa ahaa burada gebertirim” sözlerini duyarsınız. Sonra, karanlığın içinde kaybolup gidersiniz… Tıpkı onlar gibi…
Yollar, terörist örgüte teslim. Yol kontrolleri yapıyorlar. Dün de Kaymakam adayı Kenan Erenoğlu ile ailesini ziyarete gelen er Aykut Çelik de Kulp ilçesi yakınında minibüsten indirilip götürüldü. Kötü haberler gelmeye devam etti. Beytüşşebab’ta üç askerimiz şehit ediliyordu.

O unuttuklarımız, terör örgütünün elinde
İşte o unuttuklarımız, tam 35 gün önce yani 9 temmuz 2001’de Lice ilçesi yakınında yol kontrolü yapan teröristlerce kaçırılan askerlerimiz ve sağlık teknisyenimizdir. Onların bulunması için askerlerin dağ-bayır arama, 13 askerimiz de pusuya düşürülmüş ve şehit edilmişlerdi. İşte bu olaydan sonra kaçırılanlar tamamen unutulmuş, ülke gündemi de değişmişti.
Araya Yüksek Askeri Şûra öncesi Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner’in, kuvvet komutanlarının istifası girdi. Şûra öncesi haklarında yakalama kararı verilen orgeneral Nusret Taşdeler ve 21 komutanın durumu gündeme geldi. Derken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, adeta Suriye Meydan Savaşı başlatacakmış gibi sert rüzgarlar estirdi…

Hedefte, vali, kaymakam, savcı var
Terör örgütünün yol kontrolleri yapmaları o kadar olağan hale geldi ki, kamu görevlileri adeta görev yerlerinden çıkamaz hale getirildi. Acaba Güneydoğu’nun bazı il ve ilçelerinde kaymakamlar il’e nasıl geliyor, nasıl gidiyor?
Güneydoğu’da görevli bir kaymakamdan şunları dinliyorum:
“Terör örgütü, KCK tutuklularına karşı vali, kaymakam, C.Savcısı, hakim ya da üst düzey polis ya da asker kaçırmak istiyor. Bu konuda istihbarat bilgileriz olduğu için çok dikkatli hareket ediliyor. Hatta mümkün olduğu kadar kimse dairelerinden, işyerlerinden çıkmamaya dikkat ediyor. Örgütün merkez birimlerinden, bu konuda kırsal alandaki sorumlulara bu konuda verilmiş talimatlar var. Bugün yol kontrollerini de ağırlıklı olarak bunun için yapıyorlar.”

Örgüt sıkça politika değiştiriyor
Örgütün taktiklerinden birisi, bir dönem en büyük hedefleri durumunda olan köy korucularını yanlarına çekmek. Yaklaşık 60 bin civarında korucu var. Devlet, terör devam ettikçe Devlet koruculuk sisteminden kolay kolay kolay vazgeçmez. Çünkü, işsiz gençler için koruculuk bir istihdam aracı haline geldi. Böylece, hem gençlere iş bulunuyor, ham da onların da terör örgütünün dağ kadrosuna katılması engelleniyor.
Terör örgütü, 60 bin civarında köy korucusunun Devlete ait silahı olduğunu da, bunların diğer silahlar edinmesine de göz yumduğunu biliyor. Örgütün, korucu eylemlerine ara vermişti. Tunceli’de bu uygulamasını bozdu. Bunun arkasında da yine bilinmeyenler vardır.

Örgütün uygulamadığı koyduğu taktiklerden birisi de, polis ya da asker tarafından götürülmek istenenlerin verilmemesi. Örneğin bir kişi hüküm mü giydi? Polis onu gelip evinden, jandarma köyünden alamaması için her türlü direniş gösterilecek. Bunun da uygulamaları görülmeye başlandı.

Karakol yapan da çalışan da örgüte vergi ödüyor
Polisi, askeri devre dışı, etkisiz bırakıp onları halkın gözünden düşürmek için “milis” olarak nitelendirilen, örgütle bağlantılı kişilere görev verildi. Şüphelilerin götürülmesine engel olacak olan “Öz Savunma Birlikleri”nin polis gücü olarak görev yapmaları amaçlanıyor. Yani, Güneydoğu’da devletin nüveleri oturtulmaya çalışılıyor.
Vergi toplanması sıradan bir iş haline geldi. Vergi makbuzları var. Kimden, neyin karşılığı ne kadar tahsilat yapacağı belli. Devlete değil, örgüte vergi verilmesi isteniyor. Artık işler o kadar kontrolden çıkmış ki, kırsal alanda yaptırılan karakolları yapanlardan bile vergi alındığı biliniyor. Ancak, bunun için kimse şikayetçi olamıyor. Dahası, karakolda çalışan işçiler de, çalışmalarından elde ettikleri kazancın bir bölümünü örgüte vermek zorunda. Vermeyenler de kaçırılıyor, cezası ağırlaştırılmıyor. Bu, ölüme kadar da uzanabiliyor.

Devlet yetkilileri ne yapsın? Onlar, müteahhidin rüşvet vermesini de, işçinin kazancının bir bölümünü örgüte ödemesini de “aman bizim karakol yapılsın da ne yaparlarsa yapsınlar” demek durumunda kalıyorlar.

Güneydoğu’da terör örgütüyle mücadele giderek zorlaşıyor. Gelişen olaylar hep askerin aleyhine oluyor.
Sahi kaçırılan askerlerden, kaymakam adayı ve sağlık teknisyeni ne olacak? Onları hükümetten düşünen, hatırlayan var mı?

Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş

Saygı Öztürk > Kaçırılan askerler ne çabuk unutuldu

Diğer Yazıları:
31/12/2019 “Vatan toprağı işgal altındayken”
29/12/2019 Ankara’da coşku, bizde hüzün vardı
27/12/2019 İslami bankada olmayanlar bizde başladı
25/12/2019 Kulelerde, FETÖ araştırmasını MHP istemiş
24/12/2019 Her olayın altından aynı kadın çıkıyor!
22/12/2019 Kanal İstanbul gerçekleri
20/12/2019 Özkök: FETÖ’ye hep dikkat çektim
18/12/2019 17 yıldır ödenmeyen namus borcu
17/12/2019 Eski vekiller de “çakarlı” olacak
15/12/2019 Skandal ihaleye, suç duyurusu
13/12/2019 İşte, Gökçek’in mal varlığı
11/12/2019 Vetonun ardından geleceklere bakalım
10/12/2019 Bunlar yapılmadan mücadele olmaz
  8/12/2019 İhalede 88 milyon lira farkın bir anlamı yok…
  6/12/2019 O veto edildi, ya diğer yasa?
  4/12/2019 Onca konutun parası kimin cebinde?
  3/12/2019 Bakan, Öksüz için ne söylemek istedi?
27/11/2019 O sanık, son güne kadar müdürdü
26/11/2019 Kadın öğretmenlere mezarlık görevi!
24/11/2019 Yavaş ne yapsın! 100 bin iş başvurusu 12 bin görüşme talebi
22/11/2019 Karar: Gökçek’in mal varlığı araştırılacak
20/11/2019 HDP, önemli bir karar aşamasında
19/11/2019 Hukukçuların sınavına besmeleli hazırlık kitabı
17/11/2019 Acı tablonun sorumlusu…
15/11/2019 Pes doğrusu! Bakanlık, öğretmenleri icralık etti

Takip et: @saygi_ozturk

..:: KİTAPLARI ::..

Vali Bey
Hem ağladım hem Yazdım. Efsane Vali Refik Arslan Öztürk
2021

Alaattin ÇAkıcı
Siyasette Bürokraside Cezaevinde
2020

Menzil - Bir taritkatın iki yüzü
Gittim gördüm ve yazdım.
2019

Hayalet İmam
Darbenin Görünmeyen Adamı Adil Öksüz
2019

Kripto Üçgeni
Yakın tarihin bilinmeyenleri ve FETÖ
2017

Okyanus Ötesindeki Vaiz
Çok gizli damgalı raporların ışığında MİT-Emniyet-Yargı üçgeninde Fethullah Gülen Gerçeği
2010

Kod Adı Mürted
Tanıklar ve Belgeler Işığında 15 Temmuz
2016

Balyoz'da Kumpas
Belgeleriyle Balyoz Davası ve Sonrası
2014

Örgüt Pazarı
Sağ-Sol Örgütler, Kürtçülük ve Tarikatlar
2013

Belgelerle 28 Şubat
Dünü ve bugünü ile 28 Şubat
2013

Son Babalar
Türkiye'deki yeraltı örgütlenmesinin değişen yüzü, değişen kimlikleri...
2011

Okyanus Ötesindeki Vaiz
Çok gizli damgalı raporların ışığında MİT-Emniyet-Yargı üçgeninde Fethullah Gülen Gerçeği
2010

MGK
28 Şubat'ta kapalı kapılar ardında neler yaşandı. Belgeleriyle bu kitapta..
2011

Taşeron Mesih
Mehmet Ali Ağca’yı belge ve bilgilerin ışığında daha yakından tanıyacaksınız
2010

Ölüm Kuyuları
İddiadan gerçeğe Şemdinli olayları
2009

Belgelerle Ergenekon
Herşey Ümraniye'de bulunan bombalarla başladı..
2008

5-6-2 Tamam Reis
Kırcı, Ağca ve bir dönemin cinayetleri
2008

Apo Olayının Perde Arkası
Abdullah Öcalan'ın yakalanışının ve sonrasının belgeler ile anlatımı
2009

33 Kurşun
33 erimizin şehit edildiği katliamın tanıkları anlatıyor
2008

İsmet Paşa'nın Kürt Raporu
İsmet Paşanın gizli raporu 75 yıl sonra ortaya çıktı
2007

Sınır Ötesi Savaş'ın Kurmay Günlüğü
1. Kuzey Irak Harekatı'nn Öyküsü
2007

Devletin Derinliklerinde
Belgelerle Sususrluk'un perde arkası
2002

Madalyalı Mahkum
Korkut Eken Olayı
2007

twitter.com/saygi_ozturk
tr.linkedin.com/in/saygiozturk
facebook.com/saygiozturk

Saygı Öztürk Kimdir

webmaster Site Haritası