Gazeteci Yazar
|
||
Saygı Öztürk > Genel başkanın görüşü: Ekonomi kötüye gidiyor, seçim sürprizlerle dolu 11/7/2013 Genel başkanın görüşü: Ekonomi kötüye gidiyor, seçim sürprizlerle doluDemokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanlığı’na yeniden seçilen Masum Türker, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile PKK’nın başı Abdullah Öcalan arasındaki pazarlıkların ülkeyi bölünmeye doğru götürmesinin kaçınılmaz olduğunu öne sürdü. “Barış” adı altında Başbakanın hangi ödünleri verdiğinin bilinmediğini kaydeden Türker, ekonominin bozulmaya başlamasıyla seçimlerin de sürprizlerle dolu olacağını söyledi.Masum Türker, SÖZCÜ’nün gündeme ilişkin sorularını şöyle cevaplandırdı: Protestoların temel nedeni “Gezi Parkı protestolarını Başbakan ve bakanlar, yandaş yazar ve yorumcular ‘darbe’ görüntüsü vermek isteseler de, gerçek Türkiye’nin içinde bulunduğu zor duruma dayanıyor. Bu durum ekonomide, yaşam tarzında, ifade özgürlüğünün kullanılmamasından kaynaklanıyor. Türkiye’nin 1980’den bu yana iki partiyi siyasal sisteme oturtmak, temsili demokrasinin çoğunluğa dayandırılmak istenmesi hem örgütlenme, hem de ifade özgürlüğünü ciddi bir şekilde kısıtlamaktadır. Son yıllarda Türkiye’yi iki partili sisteme dayandırıp ulusal bilinçten uzaklaştırarak, uluslar arası taleplere açık hale getirme gayretleri etkin bir şekilde görülmektedir. Eğitimin dejenere edilmesi, T.C’nin kaldırılarak ulusal bilincin yok edilmeye çalışılması, başta Başbakan olmak üzere bazı çevrelerin Türk milliyetçiliğini yok sayması, ayaklar altına alınmasını gündeme getirmesi, Alevi vatandaşlarımızı rencide edecek adımlar, alkol yasağıyla insanların yaşam tarzlarıyla uğraşılması, ‘iki ayyaş bir kanun yaptı’ sözüyle değerlerimize dil uzatılması, doğanın tahrip edilmesi, kadınlara yönelik kürtaj ve sezaryen konularının tartışmaya açılması, çocuk sayısının halka dayatılması AKP’ye oy verenlerin bile kendilerini ‘boyun eğmek zorunda bırakılmış konumda hissetmeleri bugün yaşanan protestoların temel nedenlerini oluşturur. Polis şiddeti, tepkiyi artırdı Başlangıçta doğa ve çevreyi korumak adıyla başlayan protestoların, polisin orantısız güç ve şiddet kullanması, kimyasal silah olarak kabul edilen biber gazı, gaz bombasının kullanılması, medyanın ilk günlerde polisin şiddetine duyarsız kalıp bu olayları ekrana taşımaması, yaşlı-genç insanların protestoların yaşandığı Taksim’e koşmasına neden oldu. Bu olaylar geliştikçe, Başbakanın hiddetlenmesi, Başbakanın kontrolünde olan medyanın olayları farklı yöne çekmek istemesi toplumu özgürlük arayışına itti. İnsanlar, yalnız kendilerinin özgür olmadıklarının farkına vardılar ve aslında toplumun özgür olmadığı gerçeğiyle karşı karşıya kaldılar. Özgür toplum olmayınca özgür medyanın da eksikliği, farklı görüşteki insanların ayrıştığı bazı konular kendiliğinden ortadan kalktı. Dinci-laik tartışması bitti En önemlisi ‘dinci-laik’ ayrımının ortadan kalkmasıdır. Başbakanın hiddetinin temeli de buna dayanıyor. Bugüne kadar din temelli yaşam tarzıyla, laik temelli yaşam tarzını karşı karşıya getirip kendi tabanını kemikleştirme politikası güdüyordu. Protestoların Türkiye’ye yayılması sonucunda ‘dinci ve laikçi’ tartışması kendiliğinden sona erdi. Bu AKP’nin arzulamadığı bir durumda. Ancak bağımsız ve özgür davranan birkaç televizyon kanalı ile başta SÖZCÜ olmak üzere bazı gazetelerin tarafsız haberleri sonucunda toplum özgürlük direnişine geçti. Yeni bir orta sınıf oluştu Toplumun ulusal birlik içinde direnişe geçmesi, Başbakanı bile kendi yandaşlarına ‘Türk bayrağı asın’ demek zorunda bıraktı. Bu olaylar, Türkiye’de başka bir gerçeğin ortaya çıkmasını sağladı. O da yeni bir orta sınıfın varlığı. Bu sınıf memur, işçi, esnaf, emekli, ev kadını, sanatçı, sanayici kısaca her kesimden var. Gençleri bir noktada toplayan yeni yaklaşımda, bu insanlar geçimlerini sürdürüyorlar, ancak sürekli borçlanıyorlar. Dünyadaki ekonomideki daralma, Türkiye’de de yansımaya başladığı için yeni orta sınıf reel olarak kazanmadığını, gerçekte kaybetmekte olduğunu fark etmeye başladı. Örneğin 2000 yılında asgari ücret 120 lirayken, 26 gram altın alabilen bir kişi bugün asgari ücret 770 lira civarındayken bununla ancak 8 gram altın alabiliyor. Bu örnek ekmekten ayakkabıya kadar benzer şekilde gidiyor. Başkaldırı yalnız iktidara değil Yeni orta sınıfın başkaldırısı yalnız iktidar partisine değil. TBMM’de bulunan muhalefet partilerine de yöneliktir. Bu protestoları yapanlar hiçbir siyasi partinin şemsiyesi altında yer almak istemiyorlar, şu anda yeni bir parti mi, yoksa parlamento dışındaki partilerde mi örgütlenelim arayışı içindeler. Başbakanın davranış ve tutumu nedeniyle Türkiye iki kutba ayrıştırılmak istenmektedir. Bir yarda aşbakanın polisi, emniyet müdürü, valisi, buna karşın kendisinden olmayanlar. Bu durum, Türkiye’de yeni arayışlara neden olacaktır. Mısır’ı destekliyor, Türkiye’de karşı çıkıyor Mısır’da patlayan olaylar Türkiye’ye ile mukayese edildiğinde AKP iktidarının çifte standardı ortaya çıkıyor. Türkiye’deki gösterileri yasaklıyorlar, antidemokratik buluyorlar. Gösteri-toplantı yürüyüş hakkını sınırlandırırken, Mısır için tam tersini söylüyorlar. Mısır’da Müslüman Kardeşlerin yaptığı ‘halk hareketi’ görülüyor, silahlı gücü elinde bulunduranlar ise ‘darbeci’ gözüküyor. Türkiye’de silahlı gücü elinde bulunduran ve polislerle şiddet uygulayan iktidar ise kendisini soyutlayıp halkı darbeci göstermeye çalışıyor. Böyle bir ortamda Türkiye seçime doğru gidiyor. Türkiye, bölünmeye gidiyor Yerel yönetimler, Cumhurbaşkanlığı ve erken genel seçimler olacak. Bu üç seçiminde halkın iradesini katılımcı ve çoğunlukçu bir anlayışla kavramayıp yalnız çoğunluğa dayalı zihniyet devam ederse Türkiye’nin özellikle Abdullah Öcalan’la başbakanın pazarlığı sonucu Türkiye’nin bir bölünme tablosuyla karşı karşıya kalması kaçınılmaz bir durum olacaktır. Şu anda, Başbakanın, Abdullah Öcalan’la ‘barış’ adı altında vardığı mutabakatta hangi ödünleri verdiğini kimse bilmiyor, toplumla paylaşılmıyor. Türkiye’de güvenlik ve özgürlük dengelenememekte, güvensizlik ve endişe öne çıkmaktadır. Böylesi bir çelişkide ekonominin de kötüleşmeye başladığını dikkate alırsak, seçim sürprizlerle dolu olacaktır. Gezi direnişini destekliyoruz Kurultayımızda, yerel seçimlere katılma kararı aldık. Toplumun özgür olmadığı durumlarda insanların ve medyanın özgür olamayacağı vurgulanarak toplumun özgürleşmesi için özgürlük mücadelelerine katkı bulunma kararı aldık. Bu nedenle Gezi direnişine ve protestolarına verdiğimiz destek devam edecek.” -------------- Twitter'da paylaş Saygı Öztürk > Genel başkanın görüşü: Ekonomi kötüye gidiyor, seçim sürprizlerle dolu Diğer Yazıları: 27/12/2019 İslami bankada olmayanlar bizde başladı 25/12/2019 Kulelerde, FETÖ araştırmasını MHP istemiş 24/12/2019 Her olayın altından aynı kadın çıkıyor! 22/12/2019 Kanal İstanbul gerçekleri 20/12/2019 Özkök: FETÖ’ye hep dikkat çektim 18/12/2019 17 yıldır ödenmeyen namus borcu 17/12/2019 Eski vekiller de “çakarlı” olacak 15/12/2019 Skandal ihaleye, suç duyurusu 13/12/2019 İşte, Gökçek’in mal varlığı 11/12/2019 Vetonun ardından geleceklere bakalım 10/12/2019 Bunlar yapılmadan mücadele olmaz 8/12/2019 İhalede 88 milyon lira farkın bir anlamı yok… 6/12/2019 O veto edildi, ya diğer yasa? 4/12/2019 Onca konutun parası kimin cebinde? 3/12/2019 Bakan, Öksüz için ne söylemek istedi? 27/11/2019 O sanık, son güne kadar müdürdü 26/11/2019 Kadın öğretmenlere mezarlık görevi! 24/11/2019 Yavaş ne yapsın! 100 bin iş başvurusu 12 bin görüşme talebi 22/11/2019 Karar: Gökçek’in mal varlığı araştırılacak 20/11/2019 HDP, önemli bir karar aşamasında 19/11/2019 Hukukçuların sınavına besmeleli hazırlık kitabı 17/11/2019 Acı tablonun sorumlusu… 15/11/2019 Pes doğrusu! Bakanlık, öğretmenleri icralık etti
|
..:: KİTAPLARI
::..
> twitter.com/saygi_ozturk > tr.linkedin.com/in/saygiozturk facebook.com/saygiozturk Saygı Öztürk Kimdir |
|
© 2018 www.saygiozturk.com I www.saygiozturk.net Saygı Öztürk kitapları ve yazıları |