Gazeteci Yazar
|
||
Saygı Öztürk > Gaziler, cezaevinde komutanlarıyla ağlaştı 27/8/2011 Gaziler, cezaevinde komutanlarıyla ağlaştıOnlar, önce Hasdal Askeri Cezaevi’ndeydiler. Dün de bir kısmı Silivri’de Balyoz Davası duruşmasını izlediler. Onlar, Güneydoğu’da görev yaparken kimisi çatışmalarda, kimisi hain tuzaklarda yaralanmış, uzuvlarını kaybetmiş askerlerdi.Gaziler, zaman zaman bir araya gelir. İşte böyle bir günde, kendi aralarında sohbet ederlerken, “Biz de komutanlarımızı cezaevinde ziyaret edelim” diyorlar. 22 gazi izin alabilirlerse hem Hasdal Askeri Cezaevinde tutuklu bulunan komutanları, hem de Silivri Cezaevi’nde yatan ve duruşmaya gelen komutanlarını ziyaret etmek istiyorlardı. Her gazi, iki komutanla konuştu Gazilerin, cezaevindeki komutanları ziyaretleri için izinler alındı. Her gazi, iki komutanla konuşacaktı. Yani toplam 44 komutanla sohbet etme imkanı bulacaklardı. Kimisi, özellikle komutanlığını yapmış, emrinde çalışmış olanlarla özellikle görüşmek istiyordu. Camlı bölmelerde, her komutan karşısında bir gazi gördüğünde alabildiğine duygulanmıştı. Onlar sohbetleri boyurca Gabar’dan, Hezil çayından, Bestler-Dereler mıntıkasından, Hakurk’tan, Şenyayladan konuştular. Gaziler, komutanlarının içinde bulunduğu duruma nasıl üzüldüklerini anlatırken, ağlıyor, komutanlar tutuklu komutanlar ise onları teselli ederken “vatan sağ olsun” deyip onlara göz yaşlarını göstermemeye çalışıyorlardı. Her gazi, iki komutanla sohbet ederken, tutuklu komutanların söyledikleri onları da yürekten yaralıyordu. Bir komutan, gaziye şunları söylüyordu: “Buraya eşimiz, annemiz, babamız, çocuklarımız, komutanlarımız geldi. İnanın hiçbirimiz bugünkü kadar duygulanmadık, onurlanmadık.” “Vatan hainliğiyle suçlanmak kahrediyor” Gazi Koray Gürbüz’ün konuştuğu tutuklu komutanlardan birisi general Ali Aydın, diğeri de Albay Mustafa Önsel’di. Camlı bölmeden önce birbirlerine ne diyeceklerini bilemediler. Mustafa Önsel, “O kadar çatışmalara girdim. Silah arkadaşlarım şehit oldu, gazi oldu. Keşke ben de şehit olsaydım da vatan hainliğiyle suçlanmasıydım. Vatan hainliğiyle suçlanmam beni de, buradaki komutanlarımızı da kahrediyor. Biz kimseden af beklemiyoruz. Yargılanmak istiyoruz. Her şeyin ortaya çıkmasını istiyoruz” diyor. Koray Gürbüz’e, Hasdal Askeri Cezaevindeki komutanları, Silivri’de yargılanan komutanları niçin ziyaret ettiklerini sorduğumda şunları söyledi: “O komutanların çoğunluğuyla biz Güneydoğu’da, Irak’ın Kuzeyinde birlikte savaşa gittik. Tanıdığımız her komutan birer kahraman. Onların o mücadelenin içinde nasıl yer aldığını, bizlere nasıl babalık yaptığını, örnek olduğunu bizler yaşadığımız için biliriz. Birlikte çatıştık. Çatışmalarda kimimiz vurulduk, kimimiz şehit olduk. O komutanlarımızın vurulmaması bir şanstı. Onların ölüme nasıl gittiğini bildiğimiz için, şimdi onların vatan hainliğiyle suçlanmasını kabul edemiyoruz. Onlara destek olmak için bu ziyaretleri gerçekleştirdik.” Demir parmaklıklar ardında ağlıyorlardı Ziyaret bitmişti. Gaziler göz yaşları içinde komutanların yanından ayrılırken, komutanlar da bu ziyaretten alabildiğine etkilenmişlerdi. Gazileri görebilmek ve onları uğurlayabilmek için geçeceği yolun demir parmaklıklarının önüne gelmişlerdi. Gazileri alkışlamaya başladılar. O an öyle bir duygu sağanağı yaşandı ki, tekerlekli sandalyeli gaziler ve diğerleri hep birlikte demird parmaklıkların ötesinde duran, ağlayan komutanlarına doğru koştular. Cezaevi görevlileri de olup bitenler karşısında şaşırmışlardı. Demir parmaklıkların iki yanında ki gazi ve komutanlar birbirlerine sarılmaya başladılar. Orada o an bulunan 76 kişinin tamamı ağlıyordu. Böyle bir sahnenin bir daha görülmesi mümkün değildi… Tutuklu komutan ve gazileri güçlükle ayırdılar. Engin Alan: Ne günlere kaldık Bir gün sonra, Silivri’de Balyoz Duruşmasına izleyeceklerdi. Aralarından 10 kişi belirlediler. Gaziler, tekerlekli sandalyede Silivri’ye gelince onları gören emekli komutanlar bu destek karşısında alabildiğine duygulanmışlardı. Davanın 169 tutuklu sanığı, gazileri görünce onları alkışlmadılar, sevgilerini sundular. Özel Kuvvetler eski Komutanı emekli Korgeneral ve aynı zamanda MHP Milletvekili olan Engin Alan, yanında bir dönem görev yapan er Serdar Celensu’yu görünce, “Ne günlere kaldık. Demek kader de burada kucaklaşmak varmış” dedi. Komutanların eşleri de, gazilerin ziyaretinden duygulanmışlardı. Herkes birbirine sarılıyordu. “Komutanlarımızın yerine ben yatsam” Tutuklu emekli generaller Ali Karababa ve Ahmet Yavuz, Şırnak’ta görev yaptıkları dönemde korumalığını yapan gazi Uzman Çavuş Yılmaz Yiğit’i gördüğünde adeta perişan olmuşlardı. Ne yapacaklarını şaşırmışlardı. Yılmaz Yiğit’in iki kolu, bir bacağı, bir gözü ve üç parmağı yok. İki komutan, Yılmaz’ın vefası karşısında hüngür hüngür ağlarken, Yılmaz Yiğit ise “Ben onların çok iyiliklerini gördüm. Evet, kolum, kanadım, gözüm yok ama komutanlarıma hep saygım, büyük sevgim var. Tek onlar cezaevinden çıksalar da ben yerlerine yatsam” diyordu. Yılmaz, bedeninden çok şeyler vermişti vatan için. Ama o yine soyadı gibi yiğitti… 1 - Astsubay Koray Gürbüz (Malatya): 1998 yılında Şırnak-Gabar’da yaralandı. Böbrek, dalak, safrakesi yok, sol ayak kısaldı, sol tarafını hissetmiyor. Evli bir kız çocuğu sahibi. Kendisi özellikle kızını çok sevdiğini de yazmamızı rica etti. 2 - Uzman Çavuş Yılmaz Yiğit (Erzincan): 2007 yılında Şırnak Bestlerl-Dereler’de Teketepe mevkiinde çatışmada yaralandı. İki kol, bir bacak ve bir gözü yok. Tümgeneralliği döneminde Nuri Ali Karababa’nın korumalığını yaptı. Halan tutuklu olan Tümgeneral Ahmet Yavuz’un korumalığını yaptı. Çatışma sırasında mayın patlaması sonucu gazi oldu. Evli bir kız çocuğu bekliyor. 3- Er Serdar Çelensu (Yalova): 1993 yılında Şırnak’ta mayına bastı, iki bacağı yok ve bir elinin de üç parmağı yok. Tekerlekli sandalyeye mahkum. Kendisi Engin Alan’la çalışmıştı. Bekar. 4- Er Halil Başol (Hatay): 1998’de Kuzey Irak’a geçiş sırasında Şırnak-Uludere’de mayına bastı. Bir ayağı yok. İki çocuk babası. 5- Er Cemil Şenoğlu (Malatya): 1994 yılında Bingöl’ün Genç ilçesinde teröristler tarafından kanas silahıyla vuruldu. Sol ayağı yok. Bekar. 6- Er İzzet Ertunç (Kırşehir): 1996 yılında Batman’ın Sason ilçesi kırsalında mayına bastı. İki ayağı yok. Tekerlekli sandalyeye mahkum. Evli ve iki çocuk babası. 7 - Er Ömür Kahraman (Bursa): 1999 yılında Van’da teröristler tarafından kafasından vuruldu. Bekar. Bu ziyaret gaziler için de anlamlıydı. Ama konuştuğum her gazi, ziyaretlerinin asla siyasi bir amaç taşımadığını üzerine basa basa belirttiler. Onlar, komutanlarını da, onların eşlerini de ağlatmışlardı. Bu dostlukları hep sürecek… Twitter'da paylaş Saygı Öztürk > Gaziler, cezaevinde komutanlarıyla ağlaştı Diğer Yazıları: 27/12/2019 İslami bankada olmayanlar bizde başladı 25/12/2019 Kulelerde, FETÖ araştırmasını MHP istemiş 24/12/2019 Her olayın altından aynı kadın çıkıyor! 22/12/2019 Kanal İstanbul gerçekleri 20/12/2019 Özkök: FETÖ’ye hep dikkat çektim 18/12/2019 17 yıldır ödenmeyen namus borcu 17/12/2019 Eski vekiller de “çakarlı” olacak 15/12/2019 Skandal ihaleye, suç duyurusu 13/12/2019 İşte, Gökçek’in mal varlığı 11/12/2019 Vetonun ardından geleceklere bakalım 10/12/2019 Bunlar yapılmadan mücadele olmaz 8/12/2019 İhalede 88 milyon lira farkın bir anlamı yok… 6/12/2019 O veto edildi, ya diğer yasa? 4/12/2019 Onca konutun parası kimin cebinde? 3/12/2019 Bakan, Öksüz için ne söylemek istedi? 27/11/2019 O sanık, son güne kadar müdürdü 26/11/2019 Kadın öğretmenlere mezarlık görevi! 24/11/2019 Yavaş ne yapsın! 100 bin iş başvurusu 12 bin görüşme talebi 22/11/2019 Karar: Gökçek’in mal varlığı araştırılacak 20/11/2019 HDP, önemli bir karar aşamasında 19/11/2019 Hukukçuların sınavına besmeleli hazırlık kitabı 17/11/2019 Acı tablonun sorumlusu… 15/11/2019 Pes doğrusu! Bakanlık, öğretmenleri icralık etti
|
..:: KİTAPLARI
::..
> twitter.com/saygi_ozturk > tr.linkedin.com/in/saygiozturk facebook.com/saygiozturk Saygı Öztürk Kimdir |
|
© 2018 www.saygiozturk.com I www.saygiozturk.net Saygı Öztürk kitapları ve yazıları |