Gazeteci Yazar
|
||
Saygı Öztürk > Ergenekon tutuklularına hep yasak 24/3/2013 Ergenekon tutuklularına hep yasakDeğişik örgüt davalarından tutuklanan ya da hüküm giyenler için tüm cezaevlerinde yönetmelik hükümlerine göre işlem yapılırken, sadece ‘Ergenekon’ olarak bilinen davanın tutukluları bunun dışında tutuluyor. Cezaevlerini dolaşan CHP milletvekillerinden Veli Ağbaba, dün sohbetimizde bu durumu hatırlatarak, “Örneğin Hizbullah’ı, PKK’sı ve diğer örgüt mensupları isimlerini yazdıkları kişilerle haftada 10 saat bir araya gelip sohbet ederken, bu hak sadece Ergenekon tutuklularına verilmiyor” dedi.‘Paketler’ hazırlanıyor. Silivri’de bir şeylerin değişip değişmediğini aynı milletvekiline soruyorum. “Silivri’de hiçbir iyileştirme yok. Silivri’ de, diğer cezaevlerinden daha fazla tecrit var. Örneğin, Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan mahkemeler dışında kimseyi göremezler. Yalnız onlar için değil, örneğin 26’ncı Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ da, birlikte kaldığı Hurşit Tolon ve emekli bir albay dışında kimseyi göremez, haftalık sohbetlerden, spordan yararlanamaz” cevabını alıyorum. Silivri’nin diğer cezaevlerinden bir başka farkı ise odaların rutubetli, havanın nemli olması. O ortam hastalıkları tetikliyor. Her odaya günde 50 litre su veriliyor. Bunca olumsuzlukların yanında milletvekillerinin dikkatini çeken infaz koruma memurlarının eğitimli ve davranışlarının iyi olması. Tabii bu milletvekillerinin gözlemi… Gazeteci Gözüyle Silivri Gerçeği Gazeteci Pınar Türenç’in yazdığı, Basın Konseyi tarafından bastırılan ve raflarda yerini alan ‘Gazeteci Gözüyle Silivri Gerçeği’ kitabı hayli ilginç. Pınar da, kitabın gelirini Basın Konseyi’ ne bırakıyor. Kitabın yayımlanmasında büyük emeği olan Basın Konseyi Vakfı Müdürü Gül Kılaf da şunları söylüyor: “TBMM İnsan Hakları İnceleme Alt Komisyonu’nun cezaevi raporuna karşın, gazeteci gözüyle Silivri Cezaevi gerçeğini ortaya koyuyor. Pınar Türenç, duruşmaları izledi, gazetecilerle cezaevinde görüştü, onlarla röportajlar yaptı, gelen mektupları okudu, sordu ve ardından Basın Konseyi yayını olarak kitaplaştırdı. Tutuklu ve tutuksuz gazetecilerin gözünden ve yine onların kaleminden Silivri bölümü, cezaevinden gelen mektuplar da hayli etkileyici.” Uzun süre cezaevinde kimseyle görüştürülmeyen, tecridi bütün ağırlığıyla yaşayan değerli meslektaşım, arkadaşım Tuncay Özkan’ın elleri, ayakları sarardı. Üniversite hastanesine gönderilmedi ama rahatsızlığı için “literatürde böyle bir hastalık yok” denildi. Onlara “Gar. Dr.” deniliyor Tuncay Özkan, sağlık sorunlarından yakınırken, meslektaşımız, CHP Milletvekili Mustafa Balbay’ın, Silivri Cezaevleri Zinciri’nde Sağlıkla ilgili mektubunu ‘Gazeteci Gözüyle Silivri Gerçeği’nden okuyoruz: “Doktor yetersizdir. Örneğin; 1 ve 3 no’lu cezaevinden bir pratisyen hekim sorumludur. Revire çıkmak için dilekçe yazdığımızda, sıklıkla, ‘doktor bugün öteki cezaevindeki yoğunluk nedeniyle gelemeyecektir. Durumunuz acil değilse, yarın revire alalım’ denilmektedir. Ciddi bir hastalık durumunda ‘sevk zinciri’ uygulanmaktadır. Örneğin bir ihtisas hastanesine gitmeniz gerektiğinde önce revire, revirden Silivri’deki 8 cezaevinden sorumlu kampus sağlık ocağına, oradan Silivri Devlet Hastanesi’ne, oradan İstanbul’daki büyük hastanelere sevk ediliyorsunuz. Bir hastanede yatarken bir başkasına naklinizde, önce cezaevine getiriliyorsunuz, sonra sevk edildiğiniz hastaneye götürülüyorsunuz. Doktora yardım edecek bütün personel gardiyanlardan oluşuyor. Hatta doktorun hiç gelmediği günlerde o gardiyanlar, ‘Durumuzu anlatın, acil mi, bakalım’ diyorlar. Bu yüzden gardiyanlara ‘Gar. Dr.’ diye isim taktık.” ‘Müdüriyet’ imzalı o yazı Mustafa Balbay’ın başka bir mektubundan, Silivri Cezaevi’ndeki uygulamaları öğrenelim: “Cezaevine alındığınız ilk gün koğuşta ‘müdüriyet’ imzalı bir yazı buluyorsunuz. Yazı, ‘Herkes ömrünün bir döneminde suç işlemiş olabilir’ diye başlıyor. Yani tutuklanıp cezaevine konulduğunuzda kesin suçlusunuz, suç işlemiş demektir. Yönetim böyle bakıyor. Silivri’deki gibi L Tipi Cezaevleri’nde koğuş sistemi ‘keyfi’ uygulanıyor. Kimi 21 kişilik koğuşlarda bu sayıdan daha fazla kişi kalırken kiminde 2-3 kişi kalıyor. Kamuoyunda bilinen davalarla ilgili yargılananlarla da özellikle ‘yalnızlaştırma’ muamelesi yapılıyor. Bu bir bakıma işkence gibi bir şey. Bu kişiler cezaevinin çok seyrek sosyal etkinliklerinden de büyük ölçüde yararlandırılmıyor. Tutuklularla sohbet eden, bir koğuştan ötekine gazete-kitap gibi hiçbir suç unsuru oluşturmayan bir şey götüren infaz koruma memurları hakkında hemen soruşturma açılıyor. Bu da yalnızlaştırmanın bir parçası.” Alacağınız her kitap, Basın Konseyi’ne bir destek, gündemden düşmeyen cezaevinin gazeteciler gözüyle çarpıcı bir belgeseli olacak. ---- Twitter'da paylaş Saygı Öztürk > Ergenekon tutuklularına hep yasak Diğer Yazıları: 27/12/2019 İslami bankada olmayanlar bizde başladı 25/12/2019 Kulelerde, FETÖ araştırmasını MHP istemiş 24/12/2019 Her olayın altından aynı kadın çıkıyor! 22/12/2019 Kanal İstanbul gerçekleri 20/12/2019 Özkök: FETÖ’ye hep dikkat çektim 18/12/2019 17 yıldır ödenmeyen namus borcu 17/12/2019 Eski vekiller de “çakarlı” olacak 15/12/2019 Skandal ihaleye, suç duyurusu 13/12/2019 İşte, Gökçek’in mal varlığı 11/12/2019 Vetonun ardından geleceklere bakalım 10/12/2019 Bunlar yapılmadan mücadele olmaz 8/12/2019 İhalede 88 milyon lira farkın bir anlamı yok… 6/12/2019 O veto edildi, ya diğer yasa? 4/12/2019 Onca konutun parası kimin cebinde? 3/12/2019 Bakan, Öksüz için ne söylemek istedi? 27/11/2019 O sanık, son güne kadar müdürdü 26/11/2019 Kadın öğretmenlere mezarlık görevi! 24/11/2019 Yavaş ne yapsın! 100 bin iş başvurusu 12 bin görüşme talebi 22/11/2019 Karar: Gökçek’in mal varlığı araştırılacak 20/11/2019 HDP, önemli bir karar aşamasında 19/11/2019 Hukukçuların sınavına besmeleli hazırlık kitabı 17/11/2019 Acı tablonun sorumlusu… 15/11/2019 Pes doğrusu! Bakanlık, öğretmenleri icralık etti
|
..:: KİTAPLARI
::..
> twitter.com/saygi_ozturk > tr.linkedin.com/in/saygiozturk facebook.com/saygiozturk Saygı Öztürk Kimdir |
|
© 2018 www.saygiozturk.com I www.saygiozturk.net Saygı Öztürk kitapları ve yazıları |