Gazeteci Yazar
|
||
Saygı Öztürk > Deniz Fenerinde 3,5 ay isyanı 23/10/2011 Deniz Fenerinde 3,5 ay isyanıZamanlama müthişti. 24 askerimiz şehit edilmiş, Anayasa Uzlaşma görüşmelerinin başlayacağı saatlerde, Ankara Adliyesinde de Zekeriya Karaman’ın, eski RTÜK Başkanı Zahit Akman’ın da aralarında bulunduğu 6 sanık için “tahliye kararı” veriliyordu.Böyle şey olur mu? Mahkemenin şüphelilerin işyerlerinde arama yapılacağına ilişkin karar, önceden sızıyor, şüphelilere “tedbir almaları” uyarısının İçişleri Bakanlığı’na ait telefondan ulaştırıldığı C.Savcıları tarafından ortaya çıkarılıyor. Her şeyden haberdar oluyorlar Mahkemenin “gizli” olan arama kararından haberdar olanlar, “Köstebek”likle suçlananların gözaltına alınacağından haberdar olmaz mı? Bu kez, C.Savcıları , haklarında başlatılan müfettiş soruşturması bile tamamlanmadan Ankara C.Başsavcı İbrahim Ethem Kuriş tarafından “benim savcılarım yıpranmasın!” gerekçesiyle soruşturmadan alınıyor… Bir tarafta, “Sanıkların 3,5 ay tutuklu kalması cezaya dönüşüyor” kararı, bir tarafta 60 cezaevlerinde yıllardır tutuklu olan 60 bin kişi. Bunların arasında ömrü Güneydoğu’nun Kuzey Irak’ın dağlarında geçmiş kahramanlık madalyaları olan komutanlar da var… “Tutuklamalar teamül haline geldi” Zekeriya Karaman ve 5 arkadaşının tahliyesinden sonra sanık avukatlarından Prof.Dr. Ersan Şen’le konuşuyoruz. Şen, bu soruşturma başlamadan önce de, şimdi de “Türkiye’de soruşturma, kovuşturma ve temyiz süresi çok uzun” diyen, “Ülkemizde, tutuklamaların ‘teamül’ haline geldiğini ve adeta ceza yerine geçtiğini” her zaman vurgulayan bir isim. Tahliyelerden sonra telefonda şunları anlatıyordu: “İnsan hak ve özgürlüğüne dokunmadıkça soruşturmayı, kovuşturmayı yapabildiğin kadar yap. Hiçbir suç cezasız kalmamalı. Ama hukuk devletinde istediğin kadar tutukluluk da doğru değil. Örneğin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını kağıt üzerinde kabul ediyorsun ama uygulamıyorsun. Basma kalıp cümlelerle, isimleri alt alta yazarak tutuklama olmaz. Her birey bakımından hukuki ve fiili sebepleri yazmanız gerekir. Tutuklamayı cezaya dönüştürürseniz, kişinin tutuklu yargılanması hep esas alırsanız, adli kontrol tedbirlerini uygulamazsanız sorun giderek büyür. ‘Bu işe hukuk değil, siyaset karışıyor, başka noktalardaki hesaplaşmalar diye bakılır.” Mahkemenin özeli, geneli olmaz Yargının her kararının kanunda yazılı ifadelerden ibaret olmaması gerektiğini kaydeden Ersan Şen, “Tutuklamanın gerekçesi somut olarak ortaya konulmalı. Bunun somut olarak ortaya konulması halinde hakimin görüş bildirdiği değerlendiriliyor. Oysa, yasalarımızda koruma tedbirlerinin başka hakimlere aldırılması da yasalarımıza göre mümkün” diyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor: ”Tutuklama kurallarını tam olarak uygulasanız, bugün 60 bin tutuklunun çok büyük bir bölümü dışarıda olur. Tutuklama verilirken hakimin kılı kırk yarması gerekir. Soruşturmada ya da davada tutuklanmışsa bir-iki hafta içinde bilemediniz bir ay içinde cezası varsa verilmeli. Kişiyi tutukladığınızda toplumda ‘bir şeyi var ki tutuklandı’ algısı oluşuyor. Serbest bırakıldığında ‘Vay efendim şöyle kurtuldu, böyle kurtuldu’ deniliyor. Tutuklama kararlarının bir çoğunda gerekçe soyuttur. O yüzden, Türkiye’de adli kontrolü geliştirmeyi, yargılamayı süratlendirmeyi, mahkemeleri tek çatı altında toplayıp özel-genel ayrımını ortadan kaldırmayı, ihtisaslaşmış mahkeme sistemini geçmeyi, hakim ve savcılara yer ve yetki güvencesi getirmeyi konuşmalıyız.” “Adalet, 3,5 ay geç işledi” Prof.Dr. Şen, SÖZCÜ’nün “Özlenen adalet Deniz Feneri’ne işledi” manşeti için “çok doğru bir manşet. Adalet doğru işledi. Ama 3,5 ay tutuklu kalmalarına yol açıldığı için de geç bile işledi. Telefon dinleme, suç örgütü tanımı, gözaltına alınma doğru kullanılmalı. Yoksa, bunlar bir gün gelir sizi de vurur” diyor. Eski RTÜK Başkanı Zahit Akman’ın avukatı Hakan Yıldız da, “kaçma şüphesi yok, deliller toplanmış, tanık olarak dinlenecek kimse kalmamış. Tutukluluk da cezaya dönüşmeye başlamıştı. Tahliyeler tabii ki yerindedir” görüşünde. Bir yanda “Asrın bağış yolsuzluğu” denilen Deniz Feneri soruşturması, bir yandan başka isimli soruşturmalar. Keşke, Ersan Şen’in de, Hakan Yıldız’ın da şikayetçi oldukları konuları diğer mahkemeler de dikkate alabilseler… Zaten istenen ve özlenen de bu değil mi? Twitter'da paylaş Saygı Öztürk > Deniz Fenerinde 3,5 ay isyanı Diğer Yazıları: 27/12/2019 İslami bankada olmayanlar bizde başladı 25/12/2019 Kulelerde, FETÖ araştırmasını MHP istemiş 24/12/2019 Her olayın altından aynı kadın çıkıyor! 22/12/2019 Kanal İstanbul gerçekleri 20/12/2019 Özkök: FETÖ’ye hep dikkat çektim 18/12/2019 17 yıldır ödenmeyen namus borcu 17/12/2019 Eski vekiller de “çakarlı” olacak 15/12/2019 Skandal ihaleye, suç duyurusu 13/12/2019 İşte, Gökçek’in mal varlığı 11/12/2019 Vetonun ardından geleceklere bakalım 10/12/2019 Bunlar yapılmadan mücadele olmaz 8/12/2019 İhalede 88 milyon lira farkın bir anlamı yok… 6/12/2019 O veto edildi, ya diğer yasa? 4/12/2019 Onca konutun parası kimin cebinde? 3/12/2019 Bakan, Öksüz için ne söylemek istedi? 27/11/2019 O sanık, son güne kadar müdürdü 26/11/2019 Kadın öğretmenlere mezarlık görevi! 24/11/2019 Yavaş ne yapsın! 100 bin iş başvurusu 12 bin görüşme talebi 22/11/2019 Karar: Gökçek’in mal varlığı araştırılacak 20/11/2019 HDP, önemli bir karar aşamasında 19/11/2019 Hukukçuların sınavına besmeleli hazırlık kitabı 17/11/2019 Acı tablonun sorumlusu… 15/11/2019 Pes doğrusu! Bakanlık, öğretmenleri icralık etti
|
..:: KİTAPLARI
::..
> twitter.com/saygi_ozturk > tr.linkedin.com/in/saygiozturk facebook.com/saygiozturk Saygı Öztürk Kimdir |
|
© 2018 www.saygiozturk.com I www.saygiozturk.net Saygı Öztürk kitapları ve yazıları |